Doğu Karadeniz Bölgesi’nde bulunan Giresun, tarihçesi bakımından oldukça zengin kültüre sahip ilimiz. Toprak renginin pek görülmediği, yeşil ve mavinin kucaklaştığı bölgenin en kaliteli fındığının yetiştirildiği Giresun, kendi adıyla anılan Karadeniz’in tek adasına da sahip. Eski adıyla Aretias (Giresun) adası, yarımadanın kolyesi şeklinde görülüyor. Çok fazla net bir bilgiye sahip olunmamakla birlikte M.Ö. 2000 yıllarından bu yana yörede Türk halkının varlığı gözlenmiş.
Çevresinde önemli gümüş ve demir üretimi yapılan yerlerin olduğu Giresun’da, eski çağlarda bu bölgede para basıldığı da ifade ediliyor. Romalıların tam bir hakimiyet kuramadığı Giresun’da, zamanında en kaliteli kirazların yetiştirildiği ve Romalıların buradan aldıkları kiraz fidelerini ülkelerine götürdükleri belirlenmiş. Bölgede yetişen kirazların ilk olarak tüm dünyaya yayılması da bu şekilde olmuş. Giresun adının da o zamanlar kiraz anlamına gelen Kerasus veya Keresea kelimelerinden geldiğine dair bir söylenti de var.
%95’i dağlık araziden oluşan ilin, kıyıdan içerilere doğru yükselen Giresun dağları ile çevrili olduğu olmakla birlikte iklimi oldukça ılıman ve yıl boyunca inanılmaz yağışlı bir havası var. İklimin uygunluğu, en önemli gelir kaynakları olan fındığın yetişmesinde büyük rol oynuyor.
Yaklaşık 550.000 nüfusa sahip olan ilde yoğunluk en çok da şehir merkezinde toplanmış durumda. Yerleşim olarak dağınık bir görüntüye sahip şehrin, ekili mısır tarlaları nedeni ile evler arasında epey mesafe bulunuyor. Hatta bu sebepten dolayı köyler arasında iletişim azlığından değişik lehçelere rastlamak da mümkün oluyor.
Giresun’un geleneklere oldukça bağlı olan halkının en önemli özelliği, bakır sanatını devam ettirdiklerinin görülmesi. Gelen ziyaretçilerin ilgisini çeken bu bakır el sanatları, hediyelik olarak da tercih ediliyor.
Gezilecek yerleri arasında ilk sıra Giresun Kalesi’ne ait. Şehrin simgesi haline gelen bu görkemli kale, “bronz duvarlı kale” olarak da biliniyor. Tabi her Karadeniz ilinde olduğu gibi yaylalar bu şehirde de öne çıkıyor. İnanılmaz bir güzelliğe sahip Kulakkaya Yaylası’nda yılın belli bir zamanında düzenlenen festivale, yerli halkın yanı sıra turistlerin de yoğun ilgisinden söz etmek mümkün. Aynı şekilde Kümbet Yaylası da Giresun’un en çok ziyaret edilen yaylaları arasında bulunuyor. Tabiat parkı içerisinde yer alan ve yaklaşık 20 metre yükseklikten akan Kuzalan Şelalesi de mutlaka görülmesi gereken yerlerden bir diğeri. Ev sahipliği yaptığı çok sayıda mağarada da eski çağlarda yaşam sürdürülmüş olduğu görülüyor. Bilhassa Meryem Ana Manastırı mağaranın içerisinde bulunmasıyla büyük ilgi görüyor.
Trabzon’a 134 km uzaklıktaki Giresun, Samsun’a 197 km, Ankara’ya ise 610 km mesafede bulunuyor. Karadeniz’in doğal güzelliklerini keşfedebilmek için kara yoluyla gidilmesi en çok tercih edilen ulaşım yöntemi oluyor. Yol boyunca denk geleceğiniz yeşilin her tonu, denizle birleşince seyri de keyfi de apayrı olan Giresun’un tamamını keşfetmek için en az 4-5 günlük bir seyahat planı yapmanızı öneriyoruz.
0 Yorum