Doğaseverlerin için Orta Nokta,Çay’ın Türkiye’deki başkenti! Doğu Karadeniz dağlarının yüksek zirveleriyle çevrili bir sahil kenti düşleyin. Dört bir yanında coşkulu nehirler ve şelaleler çağlasın. Başı bulutlarda yaylaları misafirlerine gerçek bir yeryüzü cenneti yaşatsın. Asırlık ahşap camileri, kemerli taş köprüleri, buzul gölleri, çay bahçeleri ve yöresel yemekleriyle ziyaretçilerine mutluluk dağıtsın. Yemyeşil vadilere hâkim Zil Kale kadar engin, Çamlıhemşin konakları kadar vakur hissetmek için gezsen Rize’yi.Karadeniz bölgesi her zaman macera severler ve doğa tutkunları için ideal bir yer olmuştur. Karadeniz bölgesinde yeşilin her tonunu görebileceğiniz destinasyonlardan biri de Rize’dir. El değmemiş doğası, birbirinden güzel yaylaları, tarihi yapıları, çayı, gastronomisiyle ve rafting, dağcılık, doğa yürüyüşü, kuş gözlemciliği ve heliski etkinliklerine katılabilir; dilerseniz dağ bisikleti, doğa fotoğrafçılığı, jip safari, kano alternatifleriyle de Rize’de uzun süre hafızanızdan çıkmayacak bir seyahat deneyimi yaşayabilirsiniz. Kaçkar Dağları'nın Karadeniz'e elini uzattığı yerde kurulan bu şehrin yazılı tarihteki bilinen geçmişi M.Ö. 700'lerin ikinci yarısına dayanmaktadır. Bu tarihten itibaren uzun bir dönem içerisinde, bölge çok farklı medeniyetler tarafından yaşam alanı olarak tercih edilmiştir. Urartular, Sakalar, Büyük İskender ve Persler, Romalılar, Bizanslılar, Araplar, Büyük Selçuklular, Pontus Rumları bölgede hakimiyet kurmuştur ve 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet'in Trabzon'u fethinin ardından, 1470 yılı itibariyle bölgede Türk hakimiyeti başlamıştır.Rize, Türkiye'nin en çok yağış alan ilidir ve Karadeniz bölgesinin en karakteristik özelliklerini gösterir. O kadar yağış alır ki bu, yerel hikayesi “Ebe bublik”te, güneş duası olarak kendini bulur. Bu hikâyede, bir çalı süpürgesine kollar takılıp elbise giydirilir (özellikle kırmızı olur) ve başına puşi bağlanır. Çocuklar hazırladıkları ve Ebe bublik dedikleri bu çalı süpürgesiyle, neşeyle mâni ve türkü söylerler ve kapı kapı dolaşarak tüm masumiyetleriyle evlerden un, tuz, şeker isterler. Toplanan yiyeceklerden helva ve höşmerim yapılıp yenir. Yemekler pişerken yağından, suyundan çevreye ve havaya atılarak “Allah’ım yarın kırmızı güneş ver” denir. Bu gelenek güneş yüzünü göstersin diye yaşatılır. Çünkü hava biraz daha açmazsa ineklerin yemi çürüyecektir. Yağmur duası, Anadolu’da bilinen bir duadır ancak güneş duası o kadar bilinmez. İşte Rize, Anadolu'nun geri kalanından bu kadar farklı bir yerdir.Anadolu kültürü içerisinde ayrı bir renk olan Rize, kültürel farklılıklarıyla da dikkat çekmektedir. Bölge insanının sempatikliği ve fıkralara konu olan samimi öyküleri bunun en güzel örneklerindendir. Yöre halkının neşeli ve sıcakkanlı hali yörenin müzik kültürüne de yansımıştır. Bölgenin müzik kültürü, Anadolu'nun diğer bölgelerinden farklı bir şekilde tulum ve kemençeye dayanmaktadır.
